Bu Blogda Ara

5 Eylül 2012 Çarşamba

Günlüğümden...

  Yeni bir okul, yeni arkadaşlar, lise hazırlık derken çok hata yaptım geçtiğimiz sene. Güvenilmeyecek insanlara güvendim, sevilmeyecek insanları sevdim. Yeni hatalarımla yeni dersler de çıkardım. Mesela sırlarımın sadece benim için olabileceğini öğrendim. Başkalarına ya da sadece birine bile anlatsam istemediğim kişiler bile öğrenebilirmiş. Beni satan arkadaşımı affetmeyi de öğrendim. Her zaman iyi ve saf olmayacağıma dair söz de verdim kendime.
  8 Haziran 2012 Cuma günü okulun kapanmasıyla, gerçekleşmeyen hayallerle ve pişmanlıklarla bıraktım eski Büşra'yı. Anılara kilitledim onu, hatalarını ve duygularını... Üstünden 3 koca ay geçti. Şimdi kararlı, hatalarından ders çıkarmış bir Büşra'yım ben. Yeni hayallerle, amaçlarla, duygularla buradayım. 15 yaşındayım. Ve 10 Eylül'de 9. sınıf öğrenci olacağım. Beklentilerim yüksek. Kendimden, okuldan, arkadaşlarımdan, ailemden, her şeyden, herkesten...

11 Ağustos 2012 Cumartesi

Doğum Günün Kutlu Olsun ♥

  Ne kadar senin için başka şeyler yapmak gerekirken hazırladığım o "doğum günün kutlu olsun" mesajını içeren kağıt her şeyi anlatıyor olsa da bir şeyler daha yazmam gerektiğini biliyorum. Duygularımı anlatmak için öyle süslü cümleler kuramam belki ama biliyorsun en çok yazarken güzel ifade ederim kendimi. 
Senle ben çok farklıyız. Mıknatısın zıt kutupları birbirini çeker misali de o kadar yakınız
 işte. Şu ana kadar kimseye kalbimi sana açtığım gibi açmadım. Şu ana kadar kimse de kalbini bana sesin ki gibi göstermedi. Biliyorsun benim çok arkadaşım yok. Beni çok seven fazla kişi de yok. Zaten senin varlığın başka arkadaşlara ihtiyacımı ortadan kaldırıyor. Üzüldüğüm şu ki her zaman birlikte olamıyoruz. Şimdi düşündüm de sürekli beraber olsak küser, tartışır kötü anılar biriktiririz. Bir şekilde mutlaka barışırız belki ama bu birbirimizi ve arkadaşlığımızı yıpratır.
Benim sana karşı çok kaba davrandığım zamanlar oldu biliyorum. Bazen çok kırıcı olabiliyorum bunu da biliyorum. O günleri geriye almak isterdim ama mümkün değil. Ama biz büyüyoruz. Ne kadar istemesek de değişiyoruz. Bu değişim bazen bize zarar verebiliyor. Fark etmiyoruz ama biz hatalar yaparak öğreniyoruz hayatı, arkadaşlığı, insan olmayı. Sadece birbirimize karşı değil, diğer insanlara hatta ailelerimize bile isyan ettiğimiz oluyor. Geriye pişmanlıklar kalıyor. Üzülüyoruz, üzüyoruz belki ama yavaş yavaş büyüyoruz.
Çoğu kez bir arkadaş, insana ailesinden bile daha yakın gelebiliyor. Annene, babana anlatamayacağın, onların anlamayacağı dertlerini, sıkıntılarını o arkadaşa anlatıp, beraber çözebiliyorsun. Ben büyürken yanımda olacak, dertlerimi, sıkıntılarımı, yanlışlarımı yadırgamadan dinleyecek, ne olursa olsun ne yaparsam yapayım beni sevecek ve yalnız bırakmayacak bir arkadaşa ihtiyacım var. O sen olur musun diye soracaktım.
Yeni yaşında belki hatalarla dolu ama doğruları öğrendiğin ve hep yanında olabileceğim bir yıl diliyorum sana. Seni çok seviyorum. ♥

25 Temmuz 2012 Çarşamba

Kaybettiğim Birine..

Merhaba bunu okuması gereken kişi. Yani okuyorsan tabi. Bunu yazmış olmamın nedeni kesinlikle bir şeyleri düzeltmek ya da değiştirmek istememden değil. Sadece yüzüne bakacak yüzüm olsun diye yazmak istedim. Ben gerçekten çok üzgünüm. Olan her şey benim hatamdı. Yanlış kişiye yanlış duygular besledim. Ve bunu söylemeye çok utanıyorum ama şimdi o duygular yok. Gerçek sandığım şeyler aslında öyle değilmiş. Ben değiştim. Duygularım, inandıklarım değişti. Eski ben seni çok seviyordu. Ya da ufacık bir hoşlanmayı büyütmüştü. Sen bir şekilde birinden bunu öğrenince tek bir kelime söylemeye gerek duymadan yok saydın onu. Yüzüne bile bakmadın. O bu yüzden gecelerce ağladı. Kendine kızdı. Şimdi ki ben ise... Yani ben eskiden yaptığım her şeyi saçma buluyorum. Arkadaşlığın her şeyden önemli olduğunu biliyorum. Aşık olmak o kadar saçma ve yalan geliyor ki, eski benle dalga geçiyorum. Yine de her şey bir arkadaşı kaybetmemi önlemiyor. Ben gerçekten değer verdiğim birini kaybettim. Bunu hak ettim zaten senden de bir şey beklemiyorum. Dedim ya sadece yüzüm olsun diye yazdım bunu. Okula gelebilecek ve senin yüzüne bakabilecek bir yüz için... Umarım sen de bu yüze yüzünü çevirmezsin. Çünkü herkes ikinci bir şansı hak eder.

9 Temmuz 2012 Pazartesi

İç çekişler son olmayacak...


  Çoğu kez üzüldüm. Hayallerim kırıldı. Umutlarımdan yaptığım gemilerim battı. Hayatımın bitanesi hayatımın katili oldu. Defalarca yara aldım. Defalarca su sızdı gemilerime. Defalarca düştüm, defalarca öldüm belki şu hayatta. Defalarca ağladım gecelerin karanlığında. Yokluğunda hayallerim yüzmeyi öğrendi göz yaşlarımda. Çoğu boğuldu, içimde her gün ölen sen gibi. Acılıydı ama değecekti. Gündüzleri sahte gülüşler atarken, geceleri sessiz çığlıklarımla ağlayarak kendimi de yok ettim. Şimdi ne kaldı bizden geriye. Sen çoktan gitmişken ve ben de senin yokluğunda hiçleşmişken. 

Yalnızlık Yanlışlıktır...


Yalnız hissediyorum. Başkaları gibi olamadığımı düşünüyorum. Kimi zaman sevdiğim insanları kıskanıyorum. Kıskandıklarıma benzemeye çalışıyorum. Hiç bir zaman asıl ben olmuyorum. Olamıyorum. Belki de ben olmaktan korkuyorum. Yalnız ben olmak. Bazen her insanın kendiyle yalnız olduğunu düşünüyorum. Galiba bir mucize bekliyorum. İki tane ben mi istiyorum yalnız olmamak için? Ama daha biri bile olamazken. Yok başka bir şey istiyorum ben. İnsan her zaman yalnızdır. Bunu biliyorum. Ne yazık ki bunu bilen azınlıktayım. Unutmak istiyorum belki de. Bunu unutturacak insanlar istiyorum çevremde. Bencil mi davranıyorum? Yoksa tek istediğim biraz ilgi mi? Çoğu kez çevremdekileri kırıyorum. Ama onlarda suçlu. Göremiyorlar. Beni... İçimdeki beni göremiyorlar. Bir dakika, ben onları görebiliyor muyum? Hiç sanmıyorum. O zaman neden onlara kızıyorum. Yine işin içinden çıkamadım. Çok mu karışık düşünüyorum ben bilemedim. Hayır. Hayır. Ne istediğimi biliyorum ben. Yalnızca başka birini istiyorum. Sadece ikimiz olalım istiyorum. Elbette başkaları da olacak. Ama biz birbirimize bir farklı olalım istiyorum. Birbirimize birbirimizden başkası iyi gelmesin istiyorum. Yanlış anlamayın ben bir sevgili istemiyorum. Sevgiliden fazlasını istiyorum. Anne, baba, kardeş, dost... Yeri geldiğinde her şeyim olabilecek biri istiyorum. Aynı şekilde beni de böyle isteyen birini. Çok mu şey istiyorum ben? İmkansızı mı istiyorum? Aa, bu arada bu kişi sorularıma da cevap versin. Ne kadar karmaşık, saçma olursa olsun. 

30 Haziran 2012 Cumartesi

Adını Sen Koy.


 Seni sevdiğimi bilmiyordum. Gözlerinin içine bakana dek. Sana ilk baktığımda gördüklerim herkesin gördüğünden farksızdı. Sonra bir başka geldin bana. Farklı geldin diğerlerinden. Seni bulunmaz hint kumaşı sandım. Kendimi şanslı sandım. Ama seni sevdiğimi bilmiyordum ki. Ufacık bir hoşlanmaydı sadece. Bu kadar acı vereceğini kim bilebilirdi. Soluk borumu delip gelen o acıyı hissetmiyordum başlarda. Sen vardın çünkü. Hayallerim vardı içinde sen olan. Umutlarım vardı gittikçe çoğalan. Sabrım vardı seni ömür boyu bekleyebileceğim. Artık onlar yok acı var sadece. Kanayan yaralarım var. Ve senin açtığın o yaralar sen olmadan dinmeyecek. Gel desem neye yarar ki gitme diyememişken. Şimdi cesaretimi toplayıp son bir kez sorsam neden diye. Sende cevap verebilecek kişilik, bende ise cevabını kaldıracak bir yürek var mı? Yok işte...

Saat: 00:51

Tarih: 27.06.2012- Çarşamba 

Değişimler..


  Değişime inanmazdım. Artık inandıklarımdan biri değişti. Ama ben değiştiğimden değil, bıraktığım gibi kalmayanlar yüzünden. Her şeyi aynı sanıyordum, sanmıştım. Haftalar, aylar kendimden çok bildiklerimi değiştirirmiş. Sevgimden gıdım eksiltmedi belki ama hayal kırıklıkları yaptı bende. Şimdiden söyleyeyim hayal kırıklıkları bünyeme zararlı. Sindirdim onları da bir güzel. Neyse işte en büyük hayal kırıklığım da aklıma gelmeyen birini değişmesi. Ben kendimden korkarken, değişimden korkarken, şimdi en yakınımdaki sanki en uzağımdaki. Sanki hiç anımız yokmuş gibi. Ben yokken hayatına girenlerle öyle ilgili ki, sanki ben hiç olmamışım gibi. Yaşadıklarımız bir hayaldi sanki. Değildi elbet ama değişen ne bilir. Şimdi değişime inanıyorum. Ama ondan korkmaya devam ediyorum. Tanıdığım herkes korkutuyor beni. Herkese çekinerek yaklaşıyorum. Ya onu hayatımın merkezi yaparsam ve sonra değişirse diye. En çokta değişmiş olabileceğim ihtimalinden korkuyorum. Sahi, ya ben değişmişsem. Etrafımdakiler aynıysa. Ya ben artık farklı bakıyorsam onlara, hayata... Neyse iyice karıştı kafam iyi geceler size..... 


Saat: 00:39
Tarih: 27.06.2012- Çarşamba 

29 Haziran 2012 Cuma

Özledim işte..



 Özledim. Beni gıcık etmeni özledim. Her şeyi ben bilirim tavrını özledim. Üzüp üzüp sonra gönlümü alabilme özelliğini özledim. Of deyişini özledim. İnsanları aşağılayıp, dalga geçmeni özledim. Ders çalışmadan konuları anlayan zekanı özledim. Bazen kötü olsa da sen kırılma diye güldüğüm esprilerini özledim. Tavan yapmış egonu özledim. Gülüşünü, bakışını, yürüyüşünü özledim. O harika sesini özledim. Beni yok saysa da hala sevgimden bir damla azalmayan seni özledim. Özetle seni özledim işte. İyisiyle, kötüsüyle olan seni. Çünkü ikisi de sensin ve ben ikisini de çok seviyorum.. (eskilerden..) 

13 Haziran 2012 Çarşamba

Renkler ve Moda

2012 çoğu insanın yeni umutlarla girdiği bir yıldı. Kimi hayal kırıklıklarıyla kimi de sürprizlerle 2012 yazına girdi şimdi de. Galiba hayal kırıklıklarıyla ilgili olan taraftayım. Evet şimdi hayal kırıklıklarımdan söz etmicem tabii. Konuya dönersek yaz diyordum. Hayır yazmaktaki yaz değil, mevsim olan yaz.
2012 yaz trendleri, bikini-mayo modelleri derken gelelim bu yazın renklerine. Herkes bunu merak eder ve o renklerde giysiler almak ister. Mesela kendimden örnek vereyim. Siyah çok moda diyelim. Moda diye gidip siyah üstler almam. Çünkü tenime gitmiyor. Yani demek istediğim. Modacıların söylediklerini unutun. Kimse size ne renk ve ne tarz giyeceğinizi söyleyemez. Giyeceğiniz renkleri ve modelleri siz belirleyin ve tarzınızı gösterin. (Tabi kendinizi rezil etmeden (: )




Ama yinede sizin için trend renkler ve bir kaç model. Ağzınızı kapatın da salyanız akmasın :)


Burada favorim Bibhu Mohapatra. :)


Bence Emanuel Ungaro tasarımı tulum gayet cool duruyor. :)


Ahh Alexander Mcqueen bu adamın tasarımlarına hayranım(keşke yaşasaydı) ve bence onun tasarımına bakıldığında leylak kokuları buraya kadar esiyor. :)


Kesinlikle Alberta Ferreti :)



Karar vermek çok zor tanrım bu renklere aşığım ama yinede favorim Versace diyorum. :)


Siyah. Bayılırım ama kendime pek yakıştırmıyorum. David Koma tasarım elbise bence detayları sert ve  iddialı. Siz ne düşünüyorsunuz? :)
Eğer hangisine giyerdin diye sorarsanız cevabım Badgley Mischka'nın tasarımından yana olacaktır. :)


İşte kararsız kaldığım anlardan biri. Son kararım Oscar De La Renta tasarımı olan uzun balık elbisedir. Ne kadar vücudumda güzel durmasada balık elbiselerin hastasıyım. :)


Aman allahım hepsi muhteşem. Beyaza bayılırım. Hepsi benim olsun hepsi benim olsun. Ama en çok da Emilio Pucci tasarımı olsun. Gelinliği hatırlattı bana. :)


Of bu renkte ne çok yakışır bana. Kesin ve net Alexander Mcqueen diyorum çünkü ben bu marka adı altındaki tüm giysilere, ayakkabılara, aksesuarlara, çantalara hayranım. :)

Keten Prensesim ♥

Keten Prensesim benim <3.... Şu yukarıdaki tatlı kız var ya o benim dostum, o benim sırdaşım, o benim dert ortağım, o benim aynam, o benim mutluluğum, o benim gözyaşım, o benim hayatım, o benim her bir şeyim. Onunla tanışalı çok sene olmamış olsa da kırk yıllık dostum gibi bilir ve severim. Aslında teknik anlamda kırk yıllık dostum olamaz. Daha on beşimdeyim. Neyse yine kaydım konudan. Şimdi bu şirin kız hakkında ne yazabilirim ki. Kendimi yanında çoooook rahat, mutlu, kuş tüyü kadar hafif hissediyorum. 
Elooooşum'la dersanede tanıştık 2010 yılının Eylül ayında. Gününü bilmiyorum o kadar psikopat değilim :) . Hemen kaynaştık bunla. Olmayan kilolarından rahatsızdı hanım efendi. Her neyse ben bu kızı çok sevdim işte. Kalbimin ortasına oturttum. Kalkmadı daha. Oturdu mu kalkmak bilmez zaten. (Şakaydı kızma elooş) Onun sevmediğim özellikleride vardı. Çok alıngan, küsgen biriydi. Küsgen kelimesini yeni buldum. Ama ben onu yonttum. Şimdi kusursuz. Öpücükler eloşuma. 
Elanurum benim küçük, tatlı, cadımdır duyurulur. :D :D




Adele Hayranlığı

Adele... Hayranım bu kadına. Kızmayın bana her şeyi delilikten yaptım. 
Evet aslında Adele ablaya büyük saygısızlık. Ne hakla onun adını küçük, iğrenç, eski boya kalemlerimin üstüne yazabildim. Bence çok hoş olmuş. <3 :D



Adele hayranlığım nereden gelmekte onu anlatıyım. Aslında biraz tuhaf. Ben aynı zamanda Linkin Park hayranıyımdır. Her şarkılarını beğenirim. Beğenmesem bile. Düşünün yani öyle bir delilik. Youtube'dan video izlerken Linkin Park'ın Adele'in şarkısı olan Rolling in the Deep'i söylediğini gördüm. Sonra bakıyım bu Adele kimmiş dedim ve araştırmaya koyuldum. Daha sonra Someone Like You şarkısını dinledim. Bayıldım. Aman allahım gerçek anlamda bayıldım. Sonra hemen ayıldım. Bayılmaktan korkarımda :O. Her neyse işte böyle başladı benim hayranlık maceram. Hatta zorla sınıftan arkadaşlarıma da sevdirdim onu. Ama bu pek iyi bir fikir değilmiş. Eski aşkımda onu severdi. Ve özellikle Rolling in the Deep şarkısını. 

Adele eskiden daha kiloluymuş. Zayıflamış ama. Neyse konudan sapmayalım. Bu sevdiğim çocukla arkadaştık aslında. Bir gün küstüm ben buna. Trip atıyorum. Ödev soruyor söylemiyorum falan. Hani biz Adele'in elma yanaklarıydık demesin mi çocuk bana? Evet, evet aynen böyle dedi. İşte o an ben dondurma gibi erimeye başladım. Şimdi kötü olan kısmına gelelim. Bu çocukla tekrar küsmemiz de yine aynı yolla gönlümü alır sanmıştım. Ama öyle olmadı. Bide üste çıktı çakal. Ben barışmak için çaba harcadım. Oysa ki ben onun hani biz Adele'in elma yanaklarıydık demesini bekliyodum. Çünkü cevabım hazırdı: Adele zayıfladı artık onun elma yanakları yok bilmiyomusun??  

Şiir mi ne bu??


Hayat bazen anlamsızlaşıyor mu?
Bazen çekilmez hale gelebiliyor.
Düştüğün o yer bir boşluk mu yoksa?
Bazen bu boşluğun çıkışı olmuyor.

Sende hiç kendini bir hiç gibi hissettin mi?
Ya da görünmezmiş gibi, hayalet gibi.
Hiç gölgenden kaçmaya çalıştın mı karanlıkta?
Görünmeyen ama varlığını bildiğin.
Sır gibi, umut gibi...

Meraklarım..

uzay nasıl bir yer, midede kelebeklerin uçması nasıl bir duygu öyle, intikam neden soğuk yenen bir yemektir, neden intikam yeriz, intikam bünyeye zararlı mı, neden intikama taktım, ben kimim, neyse byee..